Obsesif Kompulsif Bozukluk tedavisinde ilaçlar yetersiz

Obsesif Kompulsif Bozukluk tedavisinde ilaçlar yetersiz
Obsesif Kompulsif Bozukluk tedavisinde ilaçlar yetersiz

Halk arasında “takıntı hastalığı”, “titizlik hastalığı” veya “evham hastalığı” olarak da adlandırılan Obsesif Kompulsif Bozukluk hastalığının tedavisinde ilaçların yetersiz kaldığı belirtildi.

İlaçlar OKB belirtilerini azaltmada yeterli değil

Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi (BRSHH) Başhekimi Doç. Dr. Erhan Kurt, Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) hastalığının, az bilinen bir hastalık olduğunu belirterek, “Antidepresanlar da zaman zaman terapi ile birlikte kullanılır; ancak ilaçlar, OKB belirtilerini azaltmada tek başına çok etkili değildir” dedi.

Kurt, yaptığı açıklamada, Türkçe’ye “Saplantı Zorlantı Bozukluğu” diye tercüme edilen OKB hastalığının, halk arasında “takıntı hastalığı”, “titizlik hastalığı” veya “evham hastalığı” olarak adlandırıldığını bildirdi.

En iyi tedavi yöntemi terapi

OKB’nin en iyi tedavisinin genel olarak bilişsel davranışçı terapi olduğunu belirten Kurt, “Antidepresanlar da zaman zaman terapi ile birlikte kullanılır, ancak ilaçlar, OKB belirtilerini azaltmada tek başına çok etkili değildir” dedi.

Tedavi başvurusu düşük

Az tanınan ve tedavi başvurusu düşük bir hastalıktan söz edildiğini dile getiren Kurt, şunları ifade etti:

“Hafif derecede belirtileri olan hastaların çoğu doktora başvurmamakta ve bir kısmı da hastalığını gizlemektedir. Tipik başlama yaşının ergenlik ya da genç erişkinliktir; ancak çocukluk dâhil her yaşta başlayabilir. Hastalığın tanınmasına ve psikiyatriste başvurusuna kadar geçen süre bayağı uzun olmakta, ortalama 7 yılı bulmaktadır. Hastalık cinsiyet ayırmamakta, kadın ve erkeklerde hemen hemen eşit oranda görülmektedir. OKB hastalarının birinci derece akrabalarında yüzde 20-25 sıklığında hastalığın görülmesi biyolojik nedenin etkin olduğunu düşündürmektedir.”

Obsesif Kompulsif Bozukluk tedavisi

Hastalığın tedavisinde ilaç ve bilişsel davranışçı terapi seçeneklerinin hastanın durumuna ve tercihe göre uygulanabildiğini belirten Kurt, şunları ekledi:

“Tek başına ilaç, tek başına terapi ya da ikisinin kombinasyonu. Terapide üç unsur üzerinde durulmaktadır.

Bilişsel terapi ile düşünce sistematiği ve bilgi işleme sürecine müdahale edilmekte (obsesyonlar), davranışçı terapi ile hastanın aşırı biçimde yaptığı davranışlar (kompulsiyonlar) azaltılmakta ve kaçma/kaçınma davranışı önlenerek hastanın kısıtladığı fonksiyonlar artırılmaya çalışılmaktadır.

Unutulmaması gereken bu işlemlerin hastanın aktif katılımı ile yapıldığıdır. Yani terapi hastaya uygulanan değil hastayla birlikte uygulanan bir işlemdir.”

SİZ NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?

E-posta hesabınız yayınlanmayacaktır. Lütfen bütün alanları doldurun.